Skip to content

KASED, 5 Eylül akşamı Jin Ma ile birlikte verecekleri konserle açılışını gerçekleştirecek

DİYARBAKIR – Kadınları kültürün gizli hafızası olarak ele alan KASED, kadınların rengiyle, sesiyle, sözüyle yer alacağı yeni bir alan açıyor. Derneği anlatan Devrim Demir, kadınları bu hafızaya geri dönerek kendine ait olana sahip çıkmaya çağırdı.

Tarih boyunca kadının sesi kapalı kapılar ardında gizlendi. Kadınların dillendirdiği kilamlar, hikayeler erkeklerin diliyle topluma söylendi, anlatıldı. Kadınlar, sanatlarını, öykülerini, kültürlerini kendi sesleri ve dilleriyle anlatmak üzere yola çıktı. Bir grup kadın sanatçı ve aydın, kadının sesinin gök kubbede daha yüksek yankılanması, rengini bu coğrafyada belirginleştirmek için Kadın Kültür Sanat ve Edebiyat Derneği’ni (KASED) kurdu. 

DÜNYADA BİR İLK 

Yüz yıllarca kadının eliyle bugüne taşırılan kültürü, müziği, edebiyatı daha görünür kılmak adına yola çıkan dernek, özgün örgütlenmesi nedeniyle de dünyada bir ilk olma özelliğini taşıyor. Kültür, sanat ve edebiyata dair tüm alanlarda eğitim çalışmaları yapacak. Müzikten, tiyatro, sinema, resim ve edebiyata dair kadının görünmeyen adını tarih sayfalarına kazıyacak. Dernek tüm alanlarda vereceği eğitimin yanı sıra yapacağı çalışmalarla da kadın eserlerini derleyerek yeniden toplumla buluşturacak. 

KASED, kadınların yanı sıra 2-14 yaş aralığındaki çocuklara da eğitim verecek. Sanat ve edebiyatı bir zümreye sunulan bir hizmet olmaktan çıkarmayı da hedefleyen KASED, toplumun sınıfsal ayrım yapılmadan her kesiminin ulaşabileceği, üretebileceği ve ürünlerini sergileyebileceği bir alana dönüştürecek. KASED, 5 Eylül akşamı Jin Ma ile birlikte verecekleri konserle açılışını gerçekleştirecek

Derneğin kuruluş amacını, yürütülecek çalışmalarını KASED Başkanı ve müzik eğitmeni Devrim Demir  MA / Dicle Müftüoğlu- Özgür Paksoy’a   konuştu. 

18 yaşında eline aldığı bağlamayla müzik çalışmalarına başlayan Demir, Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) ve kayyım eliyle kapatılan Aram Tigran Konservatuarı’nda Kürt müziğiyle buluşan isimlerden biri. 1990’lı yıllarda asimilasyon politikalarına karşı Kürt kültürünü yaşatmak adına bir nefes olan MKM gibi bir yapı içerisinde yetişen Demir, konservatuarın kapatılmasının ardından kimseye bağlı kalmadan kültürü yaşatabilecekleri bir alan yaratan Ma Müzik’in kurucuları içerisinde yer aldı. 

KADIN VE SANAT

Kadın sanatçı ve aydınlar olarak yürüttükleri tartışmalar ışığında KASED’i kurduklarını belirten Demir, derneğin kuruluş amacına dair şunları dile getirdi: “Tarihten bu yana kadın sanatın içerisinde var ve her dönemde yaratıcı olmuştur. Ancak 1970’lere kadar sanat içinde kadın pek görünmüyor. Her ne kadar üreten olduysa da kendi adıyla ürünlerini ortaya koyamamıştır. Ya erkeklerin adıyla ya da başka isimlerle ürünlerini topluma ulaştırmışlardır. Kimi zaman ise bir eser üretmiştir kadın ancak bunu toplumla paylaşamamıştır. 1970’lerle birlikte kadın hareketlerinin, örgütlenmelerinin güçlenmesiyle kadınlar, ‘Biz neden yokuz, üretim, yaratım sürecinde varız ancak bunun sunumunda görünmüyoruz’ dediler. Bu soruyla birlikte kadının görünürlüğü artmaya başladı. Hala günümüzde de kadınların eserlerinin yüzde yüz sergileyebildiklerini ya da görünür olduklarını söyleyemiyoruz. Kadınların eslerini kendi adıyla çok iyi şekilde topluma sunabildiğini söyleyemiyoruz. Her ne kadar sergilese de genelin gölgesi altında kalıyor. Emeğinin en az yarısı yok sayılıyor. Bu nedenle bir özgün anlayışa ihtiyaç var. Özgün bir örgütlenmeye ihtiyaç var ki kadınlar burada eserlerini üretebilsinler ve eserlerine sahip çıkabilsinler.” 

ÖZGÜN ÖRGÜTLENME

Güçlü bir anlayış değişimi yaşanmaması durumunda kadınların eserlerine ve emeğine sahip çıkma noktasında eksik kalabileceğine işaret eden Demir, tam da bu nedenle özgün bir örgütlenme yapmaya ihtiyaç duyduklarını belirtti.  

Kürt halkının özgürlük mücadelesine paralel olarak 30 yılı aşkındır Kürt kültürünü yaşatmak, büyütmek adına çalışmalar yürütülse de kadının sesinin de renginin de erkek gölgesinde silikleştiğini söyleyen Demir, bu duruma dair de şunları belirtiyor: “Toplum tarafından kadına biçilen roller nedeniyle bu tarz alanlarda görünür olmaları hala eksik. Kadınlar tam da bu nedenle kolay kolay kendilerini kültür-sanat faaliyetleri içerisine dahil etmiyor. Yıllardır mücadele yürütülmesine rağmen hala kapalı bir toplumda yaşıyoruz kadınlar hala onlarca dengbêjlik yapan kadın, şarkılar söyleyen, eserler üreten kadın var ama toplumda görünür değiller, tanınmıyorlar. Kadın her zaman sanatsal anlamda üreten bir pozisyonda olmuş. Kimi zaman bebeğinin beşiği etrafında kilamlar söylemiş, derdini bununla anlatmış, mutluluğu üzerine parçalar üretmiş. Kadınlar yaşamının birçok anını şarkılarla anlatmış ancak sesi hep perde arkasında kalmış. Toplum içerisinde bunu dile getirememişiler. Çünkü önlerinde hep engel konulmuş, baskı uygulanmış. 40 yıldır Kürt mücadelesinin de etkisiyle bu baskı ve görünmezlik hali yüzde 70 oranında kırılsa da hala yeterli değil. Bunu oradan kaldırmak için mücadele etmemiz gerekiyor. Bizim kendine ve sanatına onun hafızasına sahip çıkan bir zihniyet inşa etmek istiyoruz.” 

GİZLİ KÜLTÜREL HAFIZA

Tarihten bu yana kadın tarafından üretilmiş eserleri de köyleri, mahalleri gezerek derlemeyi temel hedeflerinden biri olduğu söyleyen Demir, bu toplumda kadının gizli bir kültürel hafızaya sahip olduğunu belirterek, “Kadını, kültürün gizli hafızası olarak tanımıyorum. Kadıların hafızasına geri dönerek, kendine ait olana sahip çıkması gerekiyor. Sesiyle, rengiyle bunu topluma sunması lazım. Başkasının adıyla, kimliğiyle değil, kendi kimliği ve sesiyle topluma ulaştırmak istiyoruz. Dernek olarak çalışmalarımızdan biri de araştırma ve derleme çalışmaları olacak. Zaman zaman köylerde, sahada derleme çalışmaları yürüteceğiz. Tarihte, edebiyatta, sanatta kadının yerine dair araştırmalar yapacağız ve eserleri bir araya getireceğiz. Yol yürüyebilmek için heybemizi doldurmamız lazım bunu da ancak araştırma ve derleme çalışmalarıyla yapabiliriz. Bir bilinç oluşturmak istiyoruz. Bir deniz var, Kürt kültürü bir deniz kadar büyük. Ne kadar yüzersen yüz, sonu yok. Sadece bu denizde yüzebilirsek, kültürü yaşatabiliriz” dedi.  

KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT

Demir, KASED ile çalışmalarının duvarları aşarak topluma ulaşarak yürütüleceğini kaydetti. Kültür ve sanatın edebiyatla direkte bağlantılı olduğuna işaret eden Demir, kurulacak bağı da şöyle özetledi; “Genellikle edebiyat çalışmaları sanat ve kültürden ayrı görülüyor ama her biri birbirini besleyen bir pozisyonda. Kültür yoksa, sanat yoksa, o noktada edebiyatın da ileri gitmesinin çok imkanı yok. Kültür ve sanat kendini edebiyatsız büyütemez. Biz de hepsini birlikte ele almak istedik. Edebiyat eksik ve ayrı tutulduğu için bu üretimde ciddi bir düşüş var. Stranlar, müzik, sinema, tiyatro çalışmalarında bu noktaya ağırlık vermeliyiz. Şüphesiz imkanlarımız sınırlı ancak böyle bir denizde daha iyi bir noktada olabiliriz. Önce bir bilinç, çerçeve oluşturacağız ve üretimi arttıracağız.” 

KASED MİRAS ÜZERİNE KURULDU

KASED’in sıfırdan, yoktan var edilmediğini, 30 yılı aşkındır süren kültür, sanat ve edebiyat çalışmalarının mirası üzerine kurulduğunu dile getiren Demir, MKM’nin kurulduğu süreçte Kürt kültürüne yönelik yok sayan anlayışın bugün de değişmediğini belirterek, o gün ortaya konulan ruhla mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi. 

Derneğin tıpkı MKM, Ma Müzik gibi bir okul misyonu da olduğunu vurgulayan Demir, sadece kurs vermek değil aynı zamanda burada Kürt kültür, sanat ve edebiyatını kendinden sonraki nesillere aktaracak eğitmenler yetiştirmeyi hedeflediklerini dile getirdi.